Osman Oztunc

Babası, namı değer demirci Süleyman 20 yaşında vefat eden en büyük ağabeyinin adını vermek ister 7 nüfuslu ailenin en sonuncu ferdine ve ebesi olan Minadiye ninenin eşi ve Nahiyenin en yaşlı kamili Tevvik dede ezanla birlikte Muhammed Osman der kulağına.
Osman; Enbiyanın, Evliyaların, Dede Korkutların, Şeyh Ahmet Yesevinin, Şeyhlerin, Mürşit’lerin, Pirlerin Hikayeleriyle büyütülür.bu sebepten Şiirlerinde, Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal,etkilenmeleri çok belirgin olarak fark edilir.O, bir Mana Ozanı' dır deyimi yerindedir.
Ancak O, aynı zamanda bir başkaldırı ozanıdır da, haksızlara bile hakkani duruşuyla dikkatleri çekerken, dönemin başbakanı tarafından dava açılan hapis cezasına çarptırılan Alperen ozandır.
Ve ne hazindir ki; Bu sıkıntılı dönemlerinde gözüyle gördüğü eliyle tuttuğu Siyasi ve Sanat cenahınca yalnız bırakılırken (Sivil Toplum İçindeki, Hainler, Kahpeler, Kaltaklar ve Yaltakların )akla hayale gelmeyecek iftiraları, Amerika, İngiltere ve İsrail işbirlikçilerine bile pes dedirtecek duruma gelmiştir. Birkaç dostu tarafından terk edilmemiştir. (Şah ZeMahşer) Osman Öztunç şu günlerinde uydu yayını yapan Kral Karadeniz Tv de Deli-Dolu programı yaparak siyasetten muaf ancak siyasete muhalif, Milli ve manevi anlamda her zamanki aşk adamı duruşuyla gönülleri titretmektedir.
O hiç siyasetin içinde olmadı, lâkin Milli ve manevi oluşumun temsilcisi iddiasında olan siyasiler onu bırakmak istemediler. Çünkü halk ile, siyasi kuruluşlar arasında muhakkak bütün insanları sanatı ve ilahi hitabetiyle mıknatıs gibi kendine çeken bir köprüye ihtiyaç duyuluyordu, işte bu durum yalancı, talancı, dolandırıcı ve satılmış zihniyetin, Şah ZeMahşer Osman Öztunç' a karşı iştahını kabartıyor onu, kendi kurdukları ağa düşürme hesabını yaparak insanları kendi cehennemlerine yönlendirmek istiyorlardı.
(Şah Zemahşer ) Osman Öztunç, olanların farkındaydı. Ancak; bu durum karşısında bile bile lades demesi kaçınılmaz bir gerçek halini almıştı. Çünkü Milli ve mânevi donanımlı insanların karşısına artık onların direk nefislerine hitap edecek sanatçılar en şirin kisvelerle yalancı söylemlerle hazırlamış büyük değişim dönemi başlatılmıştı.
Artık insanların karşısına büyük konserler yaparak adeta yalancı melekleri çıkartarak mânevi alemden, madde alemine doğru saptırmaların en ivedi biçimde startı verilmişti.
Rüyasında üç ermişlerin pir olanı diğer iki ermişe burada ZeMahşer kimmiş diye Sorar, iki ermiş birden Osman’a bakarlar, pirde Osman’a döner, tebessümle ZeMahşer der, Osman rüyasını, Bektaşi dedelerinden olan Kara Ozana anlatır, Kara Ozanda Allah Mübarek Etsin, gayrı adın ZeMahşer olmuştur diyerek sevinir.
Türkiye Cumhuriyetini milyon kilometreler dolaşmış ve Avrupa ülkelerinin bir çoğunda ismine münhasır konserler vermiştir. Repertuarı hayli fazla olan Sanatçının, sahneleri, modern halk müziği, dergah şiirleri ve sohbet tarzında oluşur.
Paris'te Eiffel kulesi'nde ezan okuyan ilk Müslüman Türk ozandır, hayatı tümüyle hareketlidir, kavgaları, aşkları, sazı ve duruşu şövalyeleri kıskandıracak, cengaverleri imrendirecek hikâyelerle doludur, serbest nesir, hece, divan, cinas ve protest tarzların tümünü yazım ve müzikal anlamda işleyip eskiyi bozmadan modernleştiren küfürsüz, riyasız ve kibirsiz gerçek bir ozandır.
Şeyh Ahmet Yesevi, Mevlânâ, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Hüseyin Nihal Atsız, Arif Nihat Asya, Aşık Yaşar Reyhani, Yavuz Bülent Bâkiler'in şiirlerini besteleyip okurken, kendinden sonraki genç sanatçı arkadaşlarının ilham ve gayretlerini arttırmak için onların eserlerinide seslendiren en mütevâzı sanatçıdır.
Eserlerini bir çok ünlü sanatçının rica minnet istemelerine rağmen vermemiş, genç seslerin okuması için tavsiye ve öğütlerde bulunmuştur. Bunlardan bazıları Mustafa Uğur, Şemsimah Şener, Benhur, Arif Nazım, Cavit Karabey Vs. dir ve albümlerinde vokalist ve vokal olan seslerin bazıları ise; Of Aman Nalan, Fusun Tokyürek, Yudum, Ezgi Mert, Erol Köker, Orhan Hakalmaz, Şükrü Alkan'dır.
22 yaşında, İstanbul'a albüm hazırlığı için geldiğinde sanatçı Arif Nazım vasıtasıyla Akbaş müzikle dört albüm anlaşması yapmış, ilk albüm hazırlıklarında Arif Nazım yardımcı olmuştur ve Arif Nazımın konserlerinde hem kendini tanıtma amaçlı, şarkılar, türküler söylemiş hem de Türkiye’nin en güzel sesli sanatçısına bağlamasıyla eşlik etmiştir. Velhasıl; ozan ZeMahşer en güzel sanatçılar, Âşıklar ve Ozanlar tarafından çok sevilmiş ve aziz Türk Milletine sevdirilmiştir. Sanatta, sazda, sözde iddialı olmadığını yineleyen ZeMahşer, felâket iddaa sahiplerini bulur ayrıca, söyleyene değil söyletene bakın ve Âşıkların aşkını küçümseyip küçülmemeli der.
Evet, ozan ZeMahşer'in en kavgacı şiirinde, en kan kokan şarkısında bile muhteşem bir aşk gizlidir ve o aşk en protest şarkılarında alenen belli olandır aslında örneklerle şöyledirki,
(Üsküdar )
Patlayan mermi gülen kız
Hepsi masalmış üsküdar
(Birader)
Dostların vardı senin
Sevdiğin bir kız
(Züleyha Kalmıştım)
Ben o gün Züleyhadan yoksulluklar alırken
(Piskobat Geceler)
Nasıl anlatayım sana
Sevdiğim anlat diyorsun
(Cinayet Var )
Arkadaşlar gelmediler
Sen gel sevdiğm
(Gün Doğacak)
Sevda közünü gül korur.
(Susmam Ben)
Sesim yoksulluğumdan dahamı ağır
Ufkumu karartan bıçaksa güzel
(Ustam)
Duymasın güzellerin gülü can birazdan gideceğimi
Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar
(Hsretin Düşer)
Ellerime yokluğunun kelepçesi vuruldu
Sana çiçek veremem can ellerim acıyor şimdi
(Senin İki Yüzün Var)
Gülüm gülüm senin iki yüzün var
Biri güler birinde hüzün var
(Leyla)
Leyla çekilen bir su
Ben kahır kuyusu ...ve daha nicesi
Kan ve barut kokan şarkıların özündeki aşkın sırları nerede gizlidir bilinmez ama, ya Yavuzun atının ak yelesinde, ya da ömrüne ömür can güzelin yüreğindemi saklıdır demeli bilinmez. Şu bir gerçektirki aşktır onu bu hallere koyan işte o aşkın, başkaldırının, kavganın ozanı. O bir gönül adamı. O asrın ZeMahşeridir.
ZeMahşer bir çok Türk Tasavvuf şeyhlerinin özel konuğu olmuş, onlara saz çalmış şiirler okumuştur, övgülerini dualarını almış ancak vekillik makamını o gönül sultanlarını incitmeden, gönülden kabul ederek eyleme döndermemiş, gezerek gittiği meclislerde Türkülerle, şiirlerle, sohbetlerle irşadda bulunmuş vatanın bölünmez bütünlüğünün İslam Ahlak Ve Faziletinde olduğunu anlatarak, Turan ülküsünün Alperenliğinden ayrılmamıştır. Mürşidi Kamil olan zatlara Şemi Babadan, Pir Sultan Abdaldan, Aşık Ömerden, Sümmani Babadan ve kendinden eserler okumuşturki bu eserlerden bir örnek,
Şemi Baba
Kimse hakka vasıl olmaz cümleden dur olmadan
Her gönüle kan açılmaz Pak-ü Pür Nur olmadan
Sür çıkar gayrı gönülden ta Tecelli kıla hak
Padişah konmaz saraya hane mamur olmadan
Hub Cemalin Kâbesidir kıldı Âşıklar tavaf
Yerde Kâbe gökyüzünde beyti mamur olmadan
Mest olanların kelâmı kendinden gelmez beri
Ya niçin söyler enel hak kişi mansur olmadan
Mest olup meydana geldim ta ezelden ta ebed
İçmişem aşkın şarabın Ab-ı Engur olmadan
Ölmeden evvel ölüben sırrına mazhar olan
Gördü onlar Haşr-ı Neşr-i Nefha-i sur olmadan
Aşıkn derdi çok amma sırrın ihzar eylemez
Söylemesi Terk-i Edep çünki destur olmadan
Bir acaib derde düştü tutuşur şemi müdam
Halka makbül olmak ister hakka mağfür olmadan
Usta malıda olsa kendi eseride, mürşidi Kâmillerin yanında sayıca çok söylemez ancak bir söylediğini bir kaç kez hatta daha fazla söylettirildiği olurdu.
Pir Sultandan kopamadı, öyleki o ulu ozan'ın kaderi gelip ZeMaşer de vücut bulmuştu, Ozanların piri olan Pir Sultan, Sivas'ın Yıldızeli ilçesinin banaz köyündendir, ZeMahşer ise Tokat'ın Çamlıbel nahiyesindendir, arada on beş yirmi km ana yol birde Çamlıbel dağı vardır ki,
Sivas ellerinde sazım çalınır
Çamlıbeller bölük bölük bölünür
Yardan ayrılmışım bağrım delinir
Katip arzuhalım yaz yare böyle
diyen ulu ozan Pir Sultan, meşhur meseldirki, Hızır paşa tarafından Sivas'ta astırılır ve ne İlahi hikmetdirki, Sivas mahkemeleri ZeMahşer Osman Öztunç'u da başbakanın açtığı dava ile 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırır.
Koyun beni hak adına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolundan
Yolumdan önüp mahrummu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte başım keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Sözüyle mücadele, dert, sıkıntı adamı olan Pir Sultan adete ZeMahşer'e
Ey halkım Allahu Ekberde diril
Hünkar ALİ gibi bir erde diril
Öl ama öldüğün o yerde diril
Diril küfrün dine amanıdır bu
ZeMahşerim ülkücüyüm bilin lan
Vücudumu dilim dilim dilin lan
Adımı soyadımıda silin lan
Kanı kanın yıkadığı andır bu
Cümlelerini, camiasının içindeki ve dışındaki ihanet şebekelerine sarf etmekte ilham kaynağı olmuş ve ön açmıştır hatta
Medet şahım bu şerlinin şerrinden
Nuru gözü içre düşen kan kaldı
Mayası adü şirretin şerrinden
İntizarda bu vakit bu an kaldı
Belli bir dümen var kurulu tezgah
Yol değilmiş tuttuğum bu güzergah
Feraset umduğum ulu nazargah
Fitnenin gözünde ne zaman kaldı
Zalimin verdiği zulüm cihanda
'2Yaratıldım bende kulum cihanda
Ölümde var ölümde bu cihanda
Ne kaldıysa kalan hep yalan kaldı
ZeMahşerim delilenme sus şimdi
Tenin değil ruhunda mapus şimdi
Dile gelmeyecek bu husus şimdi
Geriye bir dava bir talan kaldı
...diyerek haleti ruhiyesiyle mana âlemine doğru şikayette bulunurken, madde aleminide uyarıcı olmuştur.
Elbette o bir tasavvuf ZeMahşeri dir, madde ile mananın çarpıştığı yerde manadan yana taraf olmakla beraber, kesin ve tavizsiz tam bir duruş sergileyendir. İşte bu sebeplerden, öncülerin, yolbaşçıların, liderlerin dahi korkudan süklüm, püklüm kaldığı zamanlarda ZeMahşer hiç bir şey yapamadıysa hapislere girdi çıktı, inanç noktasında, kendi ve bu mazlum milleti, hiç bir siyasi kuruluşun temsil edemiyeceğini bildiğinden o da mana âleminin uluları ile sohbete daldı...
www.osmanoztunc.com.tr